Mağdurlar Müzesi

Mağdurlar Müzesi

Seçim konularından biraz dinlenelim.

Bekleyiş günleridir bugünler; üç beş sandık bölgesinde dördüncü kez oylama yapılacak mı yapılmayacak mı, Arnavut partilerinden ılımlısı mı, yoksa radikal olanı mı Hükümete girecek, yeni kabinede yeni yüzler olacak mı olmayacak mı, falan.

İşler bu noktaya bir geldi mi, yokuş aşağı yuvarlanıp büyüyen bir top gibi gelişir. Gün akşamın ne getireceğini bilmez; sürprizler birbirini izler, beklenmedik gelişmeler sonucu siyasi sahnenin aktörleri vaktinden çok önce birbirine girer.

Birkaç gün daha sabrederseniz, her şey belli olacak. Bu arada, Başkentin Taş Köprüsü yanından geçtiniz mi son zamanlarda? Eskiden şehirlerarası otobüslerin kalktığı yer, bugün büyük bir inşaat alanı. Şu anda görülen en büyük yapı, Yahudilerin Anma Merkezi; benim gibi yaşı ilerlemiş olanlardan iseniz, zelzeleden önce tam orada sinagoguyla birlikte Yahudi Mahallesinin uzandığını hatırlarsınız. Biraz ötede, bugün yarın Makedon Halk Tiyatrosunun ilk katı yeni biten bir bitki gibi yer yüzüne fırlayıverecek; o da benim neslimin kültürle buluştuğu, depremde yerle bir olan eski bir binanın "tekrarı" sayılır. Tiyatronun bitişiğinde üçüncü yapının inşaat işleri gözünüze çarpar.

İşlerin iki üç hafta önce başladığından, henüz temellerini atma aşamasında. Şimdilik sadece ebadı belli. Bu yapı, işte, bir iki sene sonra VMRO Müzesi ve Komünizm Mağdurları Müzesi olacak. Şu VMRO'yu bir yana bırakıp, bu köşede Komünizm mağdurları hakkında söyleyecek birkaç lafım var. Tarihle uğraşmak kötü değildir. Geçmişi olmayanın geleceği de yoktur dememişler bedava. Belgelerle ve geçmişten kalan çeşitli nesnelerle yeni nesilleri çok geride kalan yıllarda olup bitene hatırlatmanın yararı var. Ama bunun bir yeri, zamanı ve bağlamı olmalıdır. Bakın, bunlar VMRO müzesini en çok Müslümanların kaldığı yerde yapıyorlar. Üstelik, şehrin o bölümünün yarınları pek belli değildir. Tiyatro ve Yahudilerin Anma Merkezine ve Tiyatro binasına diyeceğimiz yok, çünkü onlar eskiden de oradaydı. Ama şu VMRO müzesine bir başka yer bulamadılar mı? Bazı şeyler, iyi niyetlere rağmen, kışkırtıcıdır. Mesela, yaşadığım semtte Ortodoks dininden beş on vatandaş ya kaldı ya kalmadı, ama tam ortasına koskoca bir kilise diktiler; ne zaman yanından geçersem,içinde ve etrafında can cin yoktur. Mağdurlar müzesini yapmaya kalkışırsan,halkın nabzını ve duygularını iyice ölçmelisin.

"Komünizm" sözcüğü bile hatalıdır, çünkü dünyanın hiçbir yerinde bu sistem gerçekleşmedi. Az çok totaliter sistemli ülkeler vardı, ama hepsi komünizm ideolojisinden çok uzaktı. İkincisi, bu vatandaşlar hayatının büyük bir kısmını iyisiyle kötüsüyle "komünizm" denilen o sistemde geçirdi. Her şeyini ona borçludur. Kamuoyu araştırmaları vatandaşların büyük bir kısmının (bazen yüzde doksanının) o sisteme dönmek istediğini göstermekte. Tabii, "komünizmin" iyi olduğundan değil. Yeni sistemin bir türlü rayına oturmamasından. Üçüncüsü (belki de en önemlisi) komünizm mağdurlarına müze açan bu rejim, geride kalan on beş küsur yılı komünizmin 45 sene meydana getirdiği yeni değerleri satıp çarçur etmek, gasp etmekten geçindiğinin farkında mı?

Değilse eğer, hatırlatayım: doksanlı yılın başından bugüne kadar yaptığı tek yeni obje, Vodno dağının tepesindeki haçtır. "Komünizm" dediğimiz totaliter sistemin mağdurları az değildir. Bir sürü vatandaşın hayatını mahvetmiştir bu sistem ve bunlar anılmalıdır.

Ama, afedersiniz, bir sistemden öbürüne geçiş dönemi dediğimiz şu son on yedi yılın mağdurlarıyla kıyasla, bunlar vız gelir. "Demokrasinin" mağdurları çok fazladır. Geçiş döneminin mahvettiği birkaç yüz bin işçiyi, onların dünyanın dört tarafına göç eden evlatlarını, perspektifsiz kalan on binlerce genci, kahırdan ve sinir hastalıklarından hayatına kıyanları, dağılan aileleri ve soyulan fertleri hangi müzeye koyalım? Felaket senaryolarının yazarı olmak istemem, ama şimdiden daha bir durumun altını kalınca çizmek istiyorum. Bu mağdurlar müzesi hazır olunca müthiş bir kıyamet kopacak. Mağdur kimdir, diye.

Makedonlarla Arnavutlar birbirine girecek, Türkler de peşinden gidecek. Muhafazakar ve milliyetçi rejimin kafasında bu müzeye başlıca Makedonlardan ibaret taraftarlarını sergilemek olduğu aşikardır. Ama, Yücelciler başta olmak üzere epey sayıda Türk de eski sistemin hapishanelerini boylamıştır. Arnavutlara gelince, bu bakımdan Makedonlardan pek geri kalmadıklarını yadsımak mümkün değildir.

Sadece seksenli yılların başında Sırpların Arnavutlarla hesaplaşması dahilinde binlerle Arnavut işinden olup sokağa atılmış, birçoğuna karşı diğer önlemler alınmıştır. Korkuyorum, dar gelecek bu müze.

EN YENİLER

Zaman Makedonya

ZAMAN.MK ©
1994 - 2020 - TÜM HAKLARI SAKLIDIR.
Bu Web Sitesinde yer alan içeriklerin önceden izin alınmaksızın kullanımı yasaktır.

Zaman Makedonya