Özel Savcının Gölgesinde

Özel Savcının Gölgesinde

İftardan sonra kanepeye uzanmış muhalefet liderinin genel seçimin Ekimde yapılmasına bağlı şartlarını dinlerken, eyvah dedim, gene mi?

Bu ülkede hilesiz ve demokratik seçimin şartlarından, bir de seçim tarihinden bahsedildiğini duyarsanız, bilin ki işler bir hayli karışacak.

Bir türlü içinden çıkamadığımız kriz bu aşamaya şartların yerine getirilmesi üzere kavgayla başlamadı mı? Halbuki, sorun dünden değildi. Yirmi beş sene sürüklenip durdu.

O ‘’duvarın örülmesine’’ hepsi bir katkı sundu. Neticede ne gördük? İki defa Meclis feshedilip seçim faaliyetleri start almak üzereyken son anda her şey iptal edildi, eski millet vekilleri tekrardan işbaşı yapmaya başladılar.

Ve iki defa dünya karşısında rezil rüsva olduk. Bilinçaltımın dipsiz derinliklerinden bir yerden ‘’Bu rezaletin üçüncü defa tekrarlanması mümkün müdür?’’ diye bir ses geldi. Bütün dünya bizimle uğraşarak yol yordam gösterdiğinden, buna inanmak istemedim.

Ama buna rağmen bir kuşku, bir bit yeniği kaldı. Seçimi şartlara bağlarsan, üstelik sandığa gidilecek gün belliyse, manevra alanın dünya kadar geniştir. Her şart yuvarlak ve lastiklidir; onu istediğin tarafa çekebilirsin. Yani hamur gibi bir şey işte; ondan ister pide yaparsın ister ekmek. Hele son sözü söylemek imkanın varsa. Eğri oturup doğru konuşalım: bu muhalefetin, ister tek başına ister koalisyon katarıyla iktidara gelmek ihtimali var mıdır?

Bugünlerde ardı arkası kesilmeden yapılan kamuoyu araştırmaları, birine kadar, VMRO partisinin açık farkla önde gittiğini göstermekte. Maazallah, şart koşmakla muhalefet seçimden kaçıyor diyen iktidarın büyük ortağının ve ondan yana olan medyanın iddialarında biraz gerçek olabilir mi?

Bu ihtimali de dikkate almakta yarar var. Bazen ilerleyen yaşın da bir avantajı var. Neyin ne olduğunu bilmen için şuna buna sormak, araştırmalar yapmak zorunda değilsin. Olup bitene katılmış olduğundan, her şeyin tanığı olmuşsun. Adam sözünü bitirmemişken daha, son 25 senede demokrasinin ‘’olmazsa olmaz’’ı sayılan çok partili seçimler hızla dönen bir film şeridindeymiş gibi bir bir gözlerim önüne serildi.

1990’da yapılan ilk çok partili seçimi VMRO kazandı, ama dönemin tek Arnavut partisiyle koalisyona girmek istemediğinden, Hükümet kuramadı. Şu anda muhalefette olan Sosyal Demokratlar bunu bal gibi yaptı, iktidar oldu.

1994’te seçim hileleri bahanesiyle VMRO seçimi boykot etti, Sosyal Demokratlar ezici bir çoğunlukla iktidarı korudu.

1998’ de seçimi VMRO kazandı. Dönemin gazetelerini açmak fırsatınız varsa, seçim mağlubiyetinin sebebi yolsuzlukların olduğunu görebilirsiniz. Benim veya sizin değil, bugün ana muhalefet konumunda olan partinin.

2002’de Sosyal Demokratlar tekrardan iktidara oturdu. Ama seçim zaferi doğrudan doğruya 2001 silahlı çatışmalardan doğan psikolojinin ve vatandaşın kemiklerine bile işleyen korkunun ürünüydü. 2006’dan bu yana seçime gitmediğimiz yıl olmadı. Erken seçime alıştık; hepsi yararlı bir şeyler yaparken, biz Meclisimizi beğenmeyerek yallah yeni üyelerini seçmeye koyulduk. İki erken seçim arasına bazen normal seçim de girdi. 

Cumhurbaşkanını ve yerel yönetimi seçmek için de bir iki defa sandığa gittik. Valla ben artık hatırlamıyorum, geride kalan on senede sekiz defa mı dokuz mu sandığa gittik. Her defasında, sandığa gitmezden aylar önce ve aylar sonra gürültü patırtıdan yer yerinden oynadı. Ve her defasında seçimin galibi VMRO partisi oldu. Sekiz veya dokuz defa art arda seçimi kaybederseniz, sizin ideolojiden teşkilatlanmaya uzanan dağ kadar büyük probleminiz var.

Zihin yapınızda eksiklikler var. Bu sorunların çözmeden, seçimi dokuz değil, doksan defa kaybedersiniz.

Karşınızda iktidarda kalmak için ülkenin bütün maddi imkanlarından yararlanan, boğaza kadar yolsuzluklar çamuruna batan ve bir eşkıya çetesinden pek farklı davranmayan rakibiniz varsa, iktidara gelmek şansınız yok denilecek kadar azdır. Lafın kısası, Sosyal Demokratların şimdiye kadarki üç seçim yengisi ardında seçmenin iradesi dışında daha bazı faktörler de duruyordu. Şimdi, tabir yerindeyse, ‘’üçüncü seçim girişimi’’ karşısında bulunmaktayız.

Sabahlara kadar süren müzakereler olacak, şartlardan bahsedilecek, süreler saptanacak, şöyle ya da böyle bir yeni hükümet kurulacak, yabancıların gidiş gelişleri sıklaşacak, birtakım değişmeler yapılacak. Kısmetse, bu yılın sonuna kadar sandığa gidilecek. İktidarın el değiştirme ihtimali bu defa da çok azdır. Çünkü çoğunlukta olan Makedonların menfaatleri VMRO partisine bağlıdır.

Yaklaşık 200 bin kişi devlet bütçesinden yaşar, emekliler ondan yanadır, tarımcılar ondan aldığı yardımdan geçinir, Hükümet ülkenin en büyük işverenidir. Bunların toplam sayısı altı yüz bini aşar.

Genel seçim 400 küsur binle de kazanılır. Hal böyleyken, oyların çoğu nereye gideceğini söylemek pek zor değildir. Sosyal Demokratlara seçim zaferini getirebilecek tek unsur, Özel yetkili savcılıktır.

Seçim faaliyetlerine paralel olarak iktidar partilerin zirvesinden yolsuzluklara bulaşanlar demir parmaklıklar arkasını boylarsa, hele mantığa çok yakın görünen Özel yetkili mahkeme de kurulursa, Makedon seçmeninin iradesi değişebilir. Sosyal Demokratlar seçimi hak ettiklerinden değil, seçmenin başka seçeneği olmadığından kazanır. Sandıktan iktidar koalisyonuna ceza çıkar.

EN YENİLER

Zaman Makedonya

ZAMAN.MK ©
1994 - 2020 - TÜM HAKLARI SAKLIDIR.
Bu Web Sitesinde yer alan içeriklerin önceden izin alınmaksızın kullanımı yasaktır.

Zaman Makedonya