Kaç iftarınız misafirsiz geçti?

Kaç iftarınız misafirsiz geçti?

Bir ikram ve paylaşma mevsiminin huzurunu yaşıyoruz. Aslında ikramın ya da elindekini paylaşmanın bir mevsimi olmamalı.

Ancak mübarek Ramazan, insanın içinde potansiyel olarak bulunan güzelliklerin ortaya çıkması için önemli bir fırsat. İkram ve paylaşma da insanoğluna Yüce Yaratıcı tarafından verilen önemli hasletlerden. Elindekini bir başkasıyla paylaşabilmek cömertliğin, cömertlik de imanın alametidir. Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem), bir hadislerinde “Kim Allah’a ve Resûlü’ne inanıyorsa misafirine ikramda bulunsun!” buyurarak, cömertliğin ve paylaşma duygusunun temelinde imanın olduğunu vurgulamıştır.

PEYGAMBERİMİZ (SAV) İSTESEYDİ DÜNYANIN EN ZENGİN İNSANI OLURDU

Bütün güzelliklerde olduğu gibi vermede ve ikramda bulunmada da en güzel örnek Nebiler Serveri’dir. O, her mevzuda olduğu gibi bu mevzuda da Cenâb-ı Hakk’ın en zirvede bir halifesiydi... O isteseydi, dünyanın en zengin insanı olabilirdi. Bir fikir vermesi bakımından, sadece Huneyn’den O’nun payına düşen beşte biri arz etmek yerinde olacaktır: 40.000 koyun, 24.000 deve, 6.000 esir, 4.000 okka gümüş ki, bir okka dört kilo demektir.

Diğer muharebelerde elde edilen ganimetlerle krallardan gelen hediyeler de düşünülecek olursa, Efendimiz’in oldukça müreffeh bir hayat yaşamasına mani hiçbir şey yoktu. Ancak O, en fakir bir insanın yaşadığı hayatı yaşıyor, eline geçenleri ise bütünüyle halka dağıtıyordu. İbn Abbas’ın ifadesiyle, bilhassa Ramazan ayında O, önüne kattığı her şeyi sürükleyip götüren bir rüzgâr gibi cömert kesilirdi.

Yani, elinde-avucunda kalan en son şeyleri de dağıtıverirdi. Bu, bir ruh ve irade meselesiydi. O, hiç kendi için yaşamamış, sürekli başkalarının mutluluğunu düşünmekten ömrü boyu kendini düşünmeye fırsat bulamamıştı. O, kendisinden bir şey istenildiğinde varsa verir, olmadığı takdirde de vaad ederdi. Bazen üzerine giydiği tek elbisesini bile isteyen olur, O da hiç çekinmeden hemen verirdi.

ALLAH, MİSAFİRİNİZE YAPTIĞINIZ MUAMELEDEN ÇOK HOŞNUT OLDU

Efendimiz’e bir adam geldi ve; “Ey Allah’ın Resûlü! Ben muhtaç ve dermansızım.” dedi. Bunun üzerine Efendimiz derhal kendi evine haber gönderdi. Ancak evden; “Evimizde sudan başka bir şey yok.” cevabı geldi. Bunun üzerine Yaver-i Ekrem; “Bu adamı bu gece misafir edecek yok mu? Allah ona rahmet eylesin.” dedi. Ensar’dan bir kişi kalktı; “Ben varım ey Allah’ın Resûlü!” dedi ve hemen o adamı alıp evine götürdü. Eşine evde yiyecek bir şeyler olup olmadığını sordu. Eşi; “Evde küçük çocuklarımın azığından başka bir şey yok.” dedi. Adam, “O halde sen, çocukları bir şeyle avutup eğlendir. Misafirimiz içeriye girdiği zaman kandili söndürüver de o bizim de yediğimizi zannetsin. O, yemeğe uzandığında sen kandile doğru kalk da onu söndürüver.” diye talimat verdi. Nihayet sofraya oturdular ve misafir karanlık odada önüne konulan yemeği yedi. Ev sahibi, karanlıkta yemeğe kaşık sallamış ama misafiri aç kalmasın diye hiçbir şey yememişti. Sabah olup da Efendimiz’in huzuruna varınca Nebiler Sultanı; “Bu gece Allah, her ikinizin misafirinize karşı yaptığınız muameleden çok hoşnut oldu.” buyurdu. Zira bu hadisenin üzerine Haşir Sûresi’nin 9. ayeti kerimesi nazil olmuş ve Allah bu bahtiyar aileye; “Onlar, ihtiyaç içinde olsalar da başkalarını kendilerine tercih ediyorlar.” beyanıyla iltifat buyurmuştu.

EVDE MİSAFİR AĞIRLAMAK İMANIN TEZAHÜRÜDÜR

Sahabenin önde gelenlerinden Abdullah b. Ömer’in, yanında bir yetim olmadan hiçbir zaman sofraya oturmadığı rivayet edilir. Zira evde misafir ağırlamak, yedirip içirmek imanın bir tezahürü olarak kabul edilmiştir. Abdülkadir Geylani Hazretleri, “Cenab-ı Hakk’ın namazdan sonra en çok hoşlandığı ibadet, kulların birbirlerine ikramda bulunmalarıdır.” buyurarak, bu hususa işaret eder.

Dolayısıyla gerek mesai yoğunluğundan gerekse nefsimizin sürekli ertelemelerinden kaynaklanan sebeplerle birazcık ihmal ettiğimiz evde iftar ya da sahur verme âdetimizi yeniden hayata geçirmenin, evimizi, soframızı misafirlerle donatmanın, rahmete ve berekete davet çıkarmanın tam zamanı.

Haydi öyleyse...

EN YENİLER

Zaman Makedonya

ZAMAN.MK ©
1994 - 2020 - TÜM HAKLARI SAKLIDIR.
Bu Web Sitesinde yer alan içeriklerin önceden izin alınmaksızın kullanımı yasaktır.

Zaman Makedonya