Erdoğan’ın ‘İngiliz Komşusu’ 15 Temmuz’u anlatıyor

Erdoğan’ın ‘İngiliz Komşusu’ 15 Temmuz’u anlatıyor

ADEM YAVUZ ARSLAN | WASHINGTON, Tr724

Suriye Operasyonu ve ABD ambargoları tartışılırken ’15 Temmuz nereden çıktı? diyenler olacaktır.

Ancak unutmamak gerekir ki Türkiye tarihinin en büyük kırılma anlarından birisi 15 Temmuz darbe girişimidir. Üstelik bugün yaşadığımız Suriye Operasyonu ve Türkiye’nin ekseninin kayması doğrudan 15 Temmuz kumpası ile ilgilidir.

15 Temmuz 2016’da yaşanan tuhaf olaylar zincirinin en kritik halkası ise Marmaris ve Erdoğan’a suikast iddiasıdır.

O yüzden Suriye Operasyonu ve ABD Başkentinde yaşananlara dair analizleri başka bir yazıya -videoya bırakıp bu uzun yazıda 15 Temmuz akşamına dair ilk kez okuyacağınız bir takım ‘tanıklıkları’ aktaracağım. Darbe girişimine dair şüpheleri büyüten bir tanıklık var ve o geceye şahit olan kişi Erdoğan’ın Marmaris’te kaldığı iddia edilen oteldeydi.

Ama önce  15 Temmuz akşamı Marmaris’te neler olmuştu, aradan geçen 3,5 yıla yakın zamana rağmen neden hala temel sorulara eğilinmediğini özetleyelim. Zira sürgün bir kaç gazeteci dışında 15 Temmuz’u aydınlatmaya çalışan kimse yok. İktidar ‘oldu da bitti maşallah’ deyip 15 Temmuz’u Cemaat’e yıktı ve rejimi değiştirdi. Muhalefet ise iktidarın söylemini satın alıp konuyu kapattı.

MARMARİS’İ ÇÖZERSENİZ 15 TEMMUZ AYDINLANIR 

Bilindiği gibi aradan geçen bunca zamanda 15 Temmuz darbe girişiminin planı bulunamadı.

Tuhaflığı (!) geç de olsa fark eden Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı uzun bir zaman sonra ‘15 Temmuz için 4/4’lük bir darbe planı olmadığı’na hükmetti. Savcılara göre, “darbecilerin amacı darbe yaparak ülke yönetimini ele geçirmek değil, Erdoğan’ı öldürüp kaos çıkarmak”.

Gerçi iddianamalerde bu senaryo farklılık arz ediyor. Bir iddianamede ‘Erdoğan’ı öldüreceklerdi’ diyor öbüründe ‘Akıncı’ya götüreceklerdi’ diye yazıyor.

Yani farklı iddianamelerde farklı senaryolar var.  Kaldı ki burada başka çelişkiler de var. Mesela temel iddialardan birisi şuydu: “Adil Öksüz başkanlığında yapılan toplantılarda darbe planlaması yapıldı, sonra Adil Öksüz 11 Temmuz’da Amerika’ya uçtu, planı Gülen’e onaylattı ve 13’ünde döndü.”

Oysa, o tarihlerde Erdoğan’ın nerede olduğunu kimse bilmiyordu.

Erdoğan 9 Temmuz’dan itibaren kaybolmuştu. Böyle bir ortamda Erdoğan’ın Huber Köşkü’nden alınacağını ve muhafaza edileceğini anlatan gizli tanıkların anlatımlarına şüpheyle yaklaşmakta fayda var.

Kaldı ki gizli tanıklardan Kuzgun (Tuğamiral Halil İbrahim Yıldız), 27 Nisan 2017’deki duruşmada Ankara’daki darbe toplantısına katıldığı iddia edilen sanıkları teşhis edememişti. Yani ifadelerin doğruluğu çok şüpheli.

Marmaris’e geri dönelim; ‘Resmi 15 Temmuz söylemine’ göre Erdoğan son anda tatil planı yaptı ve Marmaris’e gitti.

Fakat bu söylemde de çelişkiler var.

Mesela 5 Temmuz’da Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve kuvvet komutanları Marmaris’teki askeri birlikleri ziyaret ediyorlar.

Bu da hayli ilginç bir ‘tesadüf’. Erdoğan’ın görüntü verdiği son program 9 Temmuz’da Antalya’da oldu.

Bir gün sonra ise 10 Temmuz’da Sahil Güvenlik ve Jandarma, Cumhurbaşkanlığı Gökova Körfezi’ndeki Devlet Konuk Evi’nin önündeki tekneleri uzaklaştırdı.

Bu tarih şu açıdan önemli:

Erdoğan’ın konakladığı otelin sahibi Serkan Yazıcı, TBMM Meclis Araştırma Komisyonu’na yaptığı açıklamada “Erdoğan’ın Marmaris’e gelme fikrinin 11 Temmuz günü yarım saat içinde kararlaştırıldığını programın tamamen tesadüf olduğunu” söylüyor.

Jandarma ve Sahil Güvenliğin, Erdoğan Marmaris’e gelmeden bir gün önce bölgedeki yatları uzaklaştırması bu ifadeleri şüpheli hale getiriyor.

Resmi kayıtlara göre Erdoğan, 11 Temmuz saat 21.00’de Marmaris’e doğru yola çıktı. Fakat sıradışı bir şey yaptı. Askeri yaverlerine gideceği yeri söylemediği gibi yanında bulunmalarına da izin vermedi. Erdoğan gizlice İstanbul’dan Marmaris’in yaklaşık 150 km kuzeyindeki Çıldır Havalimanı’na uçtu. Buradan da Serkan Yazıcı’nın helikopteri ile kalacağı yere geçti.

ERDOĞAN 15 TEMMUZ’A ÇOK SIKI HAZIRLANMIŞ 

Normal şartlarda Erdoğan’ın Marmaris’e 40 km uzaklıkta olan Dalaman Havalimanı’na uçması ve buradan da Cumhurbaşkanlığı’nın helikopteri ile kalacağı otele geçmesi beklenirdi.

Ancak Cumhurbaşkanlığı’na ait helikopterle değil de Yazıcı’nın helikopteri ile Marmaris’e gitmesi, Grand Yazıcı Oteli’nde kendisine hizmet edecek aşçısı ve hizmetlilerini bile getirmiş olması, kaldığı villadan dışarıya çıkmaması (Cuma namazı dahil) 15 Temmuz’a dair bir ön hazırlık yapıldığına dair şüpheleri güçlendiren detaylar.

Sönmezateş’in son duruşmada anlattığı füze detayı da çok ilginç. Eldeki veriler Erdoğan’ın 15 Temmuz’a çok ciddi hazırlık yaptığını gösteriyor.

15 Temmuz’a dair bir başka ilginç tesadüf ise Hava Kuvvetleri Değerlendirme ve Denetleme Başkanı Korgeneral Yılmaz Özkaya’nın İstanbul’daki meşhur düğüne katılmayıp Marmaris’te kalmasıydı. Hava Kuvvetleri’nin iki numarası sayılan Mehmet Şanver’in kızının düğününe katılması gereken Korgeneral Yılmaz Özkaya nedense düğüne gitmedi.

Tuğgeneral Sönmezateş komutasındaki timin helikopterlerine yakıt verilmesini engelleyerek kritik bir müdahalede bulundu.

İddialara göre bir askeri uçak Erdoğan’ı alıp Akıncı’ya getirecekti. Fakat o gece Erdoğan’ı alması planlanan uçak kalkmadı bile. Bir başka ifadeyle Marmaris’e giden timin başarısız olması garanti altına alınmıştı.

Erdoğan, o gece torununa Kur’an öğretirken çekilmiş bir fotoğrafı referandum öncesi medyaya servis ettirdi. Fakat fotoğraftaki detaylar şüpheleri arttırdı.

Çünkü daha önce ‘işte saldırıya uğrayan otel odası’ diye medyaya servis edilen görüntülerdeki otel ile bu fotoğraf aynı yere ait değildi.

Ya bu fotoğraf ya da önceki fotoğraf doğruyu yansıtmıyordu.

UÇUŞ YASAĞINA RAĞMEN NASIL UÇTULAR?

İfadeler ve iddianamelere göre darbeciler 23.00’da Çiğli’de hazırlar. Uçuş yasağına rağmen İstanbul’dan İzmir’e uçabilmeleri de cevapsız sorulardan birisi.

Üç saat boyunca Çiğli’de bekletiliyorlar. Birkaç kez görevin iptal edildiği söyleniyor sonra tekrar hazırlanılıyor.

Erdoğan’ın darbe girişimi gecesi 00.04’te kaldığı otelin önünde yerel gazetecilere açıklama yaptığını hatırlayalım. Havuz medyasının nedense yayınlamadığı bu açıklamada görülebileceği gibi bir gazeteci Erdoğan’a ‘Marmaris’te olacak mısınız?’ diye soruyor.

Erdoğan’ın cevabı ‘Hayır, hayır’ şeklinde.

00.24’te CNNTürk’te Hande Fırat ile yaptığı Facetime bağlantısında ise halkı meydanlara çağırdıktan sonra, “Ben de Cumhurbaşkanı olarak meydanlara geliyorum” diyor.

Görüldüğü gibi Erdoğan’ın Marmaris’te olduğu 00.04 itibariyle tüm Türkiye’de öğrenilmiş, Marmaris’ten ayrılacağını bizzat Erdoğan’ın kendisi söylemiş. Bu gelişmelerden darbecileri yönlendiren kişilerin veya darbecilerin bizatihi kendilerinin haberinin olmadığı söylenemez.

İfadelerde de görüleceği gibi sanıkların cep telefonlarından gelişmeleri takip ettikleri anlaşılıyor. Kaldı ki Erdoğan kendi ağzıyla ayrılacağını söylemese bile aklı başında herkes darbe başladıktan sonra Erdoğan’ın bulunduğu yerden ayrılacağını bilir.

Devam edelim.

Akıncı İddianamesinde yer alan detaylara göre Erdoğan’ı taşıyan helikopter saat 01.30’da alçak irtifa seyrederek Dalaman Havalimanı’na iniyor. 01.31’de Erdoğan helikopterden inip Cumhurbaşkanlığı uçağına biniyor.

01.43’te ise ATA uçağı Dalaman’dan havalanıyor. Saat 03.20’de ise Erdoğan’ı taşıyan uçak (THY-8456 koduyla havalanıyor) İstanbul havalimanına iniyor. Cumhurbaşkanı’nın 01.30’da Dalaman Havalimanı’na geldiği düşünüldüğünde otelden 01.00 sularında ayrıldığı anlaşılıyor.

Darbecilerin Çiğli’den hareketi ise tam 02.14’te oluyor. Yani Erdoğan’ın gazetecilere açıklama yaptığı andan 2 saat, Marmaris’ten ayrılmasından 1 saat ve uçağının Dalaman Havalimanı’ndan kalkışından 31 dakika sonra.

Düşünsenize… Darbe planlıyorsunuz ve darbenin en önemli hedefi olan Cumhurbaşkanı’nı ‘almaya’ o hedeften ayrıldıktan yarım saat sonra çıkıyorsunuz.

Otel bölgesine vardıkları saat 03.20.

Bazı ifadelerde bu 03.38 olarak geçiyor.

Dahası Erdoğan’ın kaldığı oteli bile bilmiyor, yoldan çevirdiğiniz Atilla Barbaros Teoman isimli vatandaşa soruyorsunuz. Bu nasıl bir suikast ya da darbe girişimidir ki, yoldan geçen vatandaşın adres tarifi ile hareket ediyorsunuz!

Şurası net: Askerleri Çiğli’de bekletip Erdoğan güvenli bir şekilde Dalaman’dan ayrıldıktan sonra onları yola çıkartan irade, sanıkları bile bile kumpasın içine çekmiş.

Askerler Marmaris’e ulaştıklarında Erdoğan da İstanbul’a inmişti.

3 HELİKOPTERLİK SIR TİM!

Gelelim ‘sır suikast timi’ne.

Detayıyla yazdığım gibi Tuğgeneral Gökhan Sönmezateş komutasındaki askerlerin gece 01:00 sularındaki saldırıyı yapma ihtimali yok çünkü o saatte hala Çiğli’deler.

Sanıkların ifadelerinde bu şüphe dikkat çekiyor.

Gökhan Şahin Sönmezateş: “15 yaşında çocuğa bile böyle bir planlama yaptırılmaz. Esas benim aradığım soru 4 saat boyunca neden, kim tarafından bekletildik? Cumhurbaşkanı Marmaris’ten ayrıldıktan ve Semih Terzi öldürüldükten sonra saat 02.20’de biz yola çıkarıldık. Tuzağa düşürüldük. Bilsem o insanları oraya götürmezdim.”

Sanık İsmail Yiğit: “Cumhurbaşkanı oradan ayrıldığı halde korumalarını neden, kim orada bıraktı? Cumhurbaşkanı ayrıldığı halde bizi oraya kim gönderdi ve bizi onlarla karşı karşıya bıraktı.”

Sanık Erkan Çıkat: “Biz otele gittiğimiz zaman orada özel timler önlem almıştı. Bizi infaz etmek istediler. Cumhurbaşkanı’nın kıl payı kurtulduğu açıklandı. Bizden önce oraya giden kim? Bizi oraya gönderip polisle çatışmaya girmemizi sağlayan kim? Kimler bizi kandırdı. Bizi infaz etmeleri için polise emri veren kim? Bizim görüldüğümüz yerde öldürülmemiz emrini veren kimler?”

İKİNCİ ‘SEMİH TERZİ VAKIASI’ MARMARİS’TE Mİ PLANLANMIŞTI?

Diğer sanıkların da benzer ifadeleri var. İddianamede orada bırakılan polislerin ‘güvenliği sağlamak üzere orada bırakıldığı’ yazıyor.

‘Güvenliği sağlanacak kişi’ ayrıldığına göre oradaki az sayıda polisi bırakma amacı şüpheli!

Şurası kesin: Askerleri yönlendiren Akıncı Üssü’ndeki darbeciler Erdoğan’ın çok daha önceden ayrıldığını kesin olarak biliyorlardı. Amaçları sanık askerleri polislerle çatıştırmak ve ortaya çıkan kanlı görüntü yardımıyla, “Cumhurbaşkanına suikast” algısını güçlendirmekti.

Sürece yakın kaynaklardan edindiğim bilgiye göre Gökhan Şahin Sönmezateş ve timini Erdoğan ayrıldıktan sonra Marmaris’e yollayanlar ikinci bir Semih Terzi olayı planlamıştı. Nasıl ki Semih Terzi’nin Ankara’ya gelişine zemin hazırladılar ve yakalayıp konuşturmak yerine infaz ettiler aynı şeyi Sönmezateş için de yapacaklardı.

Böylece “Erdoğan’a suikaste giden Sönmezateş öldürüldü” propagandası üretilecekti. Ayrıca Terzi’den sonra Sönmezateş de susturulmuş olacaktı.

Gelin görün ki, bütün süreçte olduğu gibi burada da ağır bir sansür var. Özel timde görev alan sanıklar mahkemeden, Erdoğan’ın otele geliş, ayrılış ve kendileri gelmeden önceki ilk saldırı anının güvenlik kamerası görüntülerinin incelenmesini talep ettiler ancak talepleri reddedildi.

Ayrıca şehit polise dair çok çarpıcı bir detay daha ortaya çıktı. Şehit polislerden Cengiz Eker’in ölüm saati tüm belgelerde 00:43 ve ölüm nedeni ‘kesici-delici alet yaralanması’ olarak görülüyor. Ancak nasıl olduysa duruşmalar esnasında ‘kesici alet yaralaması ‘ ‘ateşli silah yarası’na, ölüm saati de 00:43’ten, önce 03:43’e sonra da 04:42’ye çevriliyor.

DARBECİLERİN KONTROLÜNDEKİ HAVALİMANINA GİTMEK!

Erdoğan’ın uçağına THY kodu verilmişti fakat internet başındaki herkes uçağın rotasını görebiliyordu.

Bir tek ‘darbeciler’ hariç.

Kayıtlara göre Erdoğan’ın uçağı Biga üzerinde 47 dakika bekledi. İddialara göre o saatte havada darbecilerin kontrolünde F-16’lar vardı. Fakat hiçbiri Erdoğan’ın uçağını göremedi. Erdoğan ‘işgal altındaki’ İstanbul Atatürk Havalimanı’na güvenle indi.

O gecenin Marmaris ayağına dair şüpheli detaylardan birisi de şu.

Erdoğan’ın uçağı Dalaman’dan kalktığında İstanbul Havalimanı hala darbecilerin kontrolü altındaydı. Erdoğan bunu bilmesine rağmen neden İstanbul’a doğru yola çıktı? Üstelik Ankara Esenboğa Havalimanında hiçbir güvenlik riski yoktu. Çünkü darbeciler Ankara Esenboğa Havalimanı’na bir tek er bile göndermemişti.

‘Resmi 15 Temmuz Söylemi’ne göre İstanbul yakınlarında uçan darbecilere ait F-16’lar Erdoğan’ın uçağını bulmaya çalışıyordu. Bu esnada ise Erdoğan’ın uçağı Biga üzerinde 47 dakika boyunca turladı.

Düşünün, darbecilerin elinde son derece gelişmiş silahlarla donatılmış F-16’lar var ve siz sivil bir uçakla hiçbir şey yokmuş gibi geziniyorsunuz.

4 UÇAK NASIL HAZIR HALE GETİRİLDİ?

Erdoğan 29 Temmuz 2016 tarihinde A Haber’de katıldığı bir televizyon programında o gece, “Darbecileri şaşırtmak için 3 havalimanında daha uçaklar hazır bekledi” dedi. Benzer açıklamayı dönemin Enerji, bugünün Hazine Bakanı Berat Albayrak da yaptı.

Erdoğan, darbeyi eniştesinin araması sonrası 21.30 sularında öğrenmişse, normal şartlarda Ankara Esenboğa Havalimanı’nda konuşlu bu uçaklar hangi arada hazırlandı ve 4 ayrı havalimanında hazır bekletildi?

Uzmanları böyle bir operasyonun (mürettebatın toplanması, uçakların uçuşa hazır hale getirilmesi, uçuş planlaması Ankara’dan İzmir, Dalaman, Bodrum ve Çıldır havalimanlarına uçakların gönderilmesi gibi bir operasyonun saatler süreceğinde hemfikir).

O gece 24.00 sularında 4 ayrı uçağın 4 ayrı havalimanında hazır bekletilmesi Erdoğan’ın darbeyi çok önceden bildiği ve kapsamlı bir kaçış planı yaptığını teyit eden bir durum. 15 Temmuz’a dair soru işaretlerinden birisi de şu.

Erdoğan’ın kaldığı otele 15-20 dakika mesafede Türkiye’nin en büyük deniz üslerinden Aksaz Deniz Üssü var. Üs komutanı Tuğamiral Namık Alper, 16 Temmuz sabahı gözaltına alınıp tutuklandı.

Eğer Erdoğan’a yönelik bir girişim olacaksa, emrinde 2 tugay ve 4 bin askerin bulunduğu, savaş gemilerinin, uçaksavarların olduğu bir üssün kullanılmayıp nereye gittiğini bile bilmeyen bir grup askerle bu işe kalkışmaları da ayrı bir tuhaflık.

15 Temmuz’un sadece Marmaris ayağına dair başka detaylar, çelişkiler ve tuhaflıklar sıralamak mümkün.

AKAR’A BASİT BİR SORU

En başa dönelim.

Gökhan Sönmezateş ve timi 3 yıla yakın bir zamandır Marmaris’te yaşanan kumpasa dikkat çekmeye çalışıyor. Mahkemelerde adeta isyan ediyorlar. Ancak seslerini kimseye duyuramıyorlar. ‘Komutanları’ onlarla yüzleşmediği için ‘muhataplarına’ da soramıyorlar.

15 Temmuz’a ait HTS ve radar kayıtlarını istiyorlar ancak mahkeme duymazdan geliyor.

Akar’a sorulması gereken onlarca soru var. Ancak en temel soru şu; “15 Temmuz akşamı Dalaman’daki 3 helikopterlik time ait radar kayıtlarını kim sildi? Sönmezateş’in Genelkurmay ve Akıncı Üssü ile yaptığı görüşmelerin kaydı neden mahkemeye verilmiyor?”

Sizce de tuhaf değil mi? Neredeyse üç buçuk yıl oluyor ama 15 Temmuz akşamının en kritik olayına dair soruşturma bile yok.

15 TEMMUZ’UN İNGİLİZ TANIĞI ANLATIYOR 

Biraz uzun bir özet oldu ama tekrar hatırlatmakta fayda var; 15 Temmuz’u çözemeden bugünü, Marmaris’i çözemeden de 15 Temmuz’u anlamak mümkün değil. Geride kalan süre içinde etkili bir soruşturma yapılamadığı için malesef o geceye dair bilinen çok az.

Mesela Erdoğan’ın Marmaris Grand Yazıcı’da olduğu söylendi. Resmi söylem böyleydi. Peki gerçekte orada mıydı?

Bilmiyoruz çünkü o gece otelde kalan, olaylara şahit olanların ifadeleri alınmadı, şahitliklerine başvurulmadı. Ancak geçtiğimiz aylarda ilginç bir gelişme yaşandı. 15 Temmuz 2016 gecesi Erdoğan’ın da kaldığı söylenen otelde olan bir İngiliz turist birinci elden yaşadıklarını anlattı. Üstelik kaldığı villa ile Erdoğan’ın kaldığı iddia edilen villa ‘komşu’ydu.

İNGİLİZ TURİSTİN GÖZÜYLE O GECE 

ABD George Mason Üniversitesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Mahmut Cengiz güvenlik çalışmaları ile bilinen bir akademisyen. 7 Temmuz 2019’da “Türkiye’de 15 Temmuz 2016 Askeri ayaklanmasının ardında kim vardı?” başlıklı bir makale kaleme aldı. Small Wars Journal’de yayınlanan bu makaleden sonra akademisyen Cengiz’e İngiltere’den ulaşan bir okur ilginç şeyler anlattı.

İngiltere’den yazan okur ‘15 Temmuz akşamı Marmaris Grand Yazıcı’da tatil yaptığını, ailesi ile birlikte yaşananlara şahit olduğunu, odasının saldırıya uğradığını ve elinde fotoğrafları olduğunu’ anlattı. Doç. Cengiz 15 Temmuz’un şahidi İngiliz’in kimliği ve anlatımlarını teyit ettikten sonra aynı dergi için kapsamlı bir röportaj yaptı.

Eşi ve üç çocuğu ile Marmaris’te tatilde olan İngiliz turistin anlatımları Erdoğan’ın o gece otelde olup olmadığına dair şüpheleri büyütüyor. Çünkü Erdoğan’ın kaldığı iddia edilen villalar bölgesinde kalmış, ne Erdoğan’a ne de korumalarına rastlamış. Hatta Türkiye tatilini yaptıkları arkadaş gurubundan hiç kimse Erdoğan’ın otelde olduğunu fark etmemiş.

Cengiz’in makalesine göre olayların görgü tanığı İngiliz “kendine ve ailesine zarar gelmesinden endişe ettiği için” ismini açıklamıyor. Ancak elindeki veriler, fotoğraflar ve paylaştığı detaylar o gece orada olduğunu teyit ediyor. Otele 13 Temmuz’da yerleşmişler. Ne kendisi ne de tatile geldiği arkadaş gurubundan kimse Erdoğan’ın otelde olduğunu fark etmemiş. Cengiz’in makale için röportaj yaptığı ve uzun yıllar Erdoğan’ın koruma ekibinin bir parçası olan güvenlik bürokratına göre Cumhurbaşkanının kalacağı yerde gözle görülür bir koruma önlemi alınıyor.

Yani Erdoğan ile yakın villalarda kalan birisi Erdoğan’ı fark etmese bile koruma tedbirlerini mutlaka fark ederdi.

ERDOĞAN TEHLİKE GEÇİNCEYE KADAR YATTA MI BEKLEDİ?

Makalede yer alan çok önemli detaylardan biri de şu; o gece Marmaris’te bulunan bir askeri uzman Marmaris açıklarında ve üzerine helikopter inebilen bir yatın olduğunu anlatıyor.

Aynı uzmana göre Erdoğan otelde değil o yatta süreci izledi ve tehlike geçince otele dönüp senaryoya  devam etti. Bu detay şu açıdan çok önemli; yazının önceki bölümlerinde anlattığım gibi Erdoğan ‘eniştemin aramasıyla öğrendim’ dediği darbe girişimi öncesi 4 uçak hazırlatmıştı. Kendisi de Sabah’a verdiği röportajda bunu övünerek anlattı.

Bu noktada bir başka ilginçlik daha var; zira yandaş medyaya göre darbeciler Marmaris açıklarında üzerine helikopter konabilen bir yatı hazır beklettiler ve Erdoğan’ı bu yatta alıkoyacaklardı.

Eğer Marmaris’te görevli askerin anlattığı gibi Erdoğan’ın gelişmeleri izlediği bir yat sözkonusu ise resmi 15 Temmuz senaryosu çöker.

Çünkü üzerine helikopter konabilen yat sayısı fazla değil. Böyle bir yatın kim tarafından kiralandığı, orada tutulduğu ve nasıl bir güzergah izlediği önemli hale geliyor.  Dahası darbe girişimini eniştesinden öğrendiğini iddia eden Erdoğan’ın doğru söylemediğine dair güçlü bir delil daha ortaya çıkmış oluyor. Böyle bir yatı bulup kiralayıp Marmaris açıklarında hazır bekletmek hayli uzun bir hazırlık evresi gerektirir.

Biz İngiliz tanığın anlatımlarına dönelim.

O gece ailesi ile birlikte yemekten sonra gelişmeleri televizyondan izlemişler. Daha sonra da odalarına geçmişler. Gece 3 civarında helikopter gürültüsü ile ile uyanmışlar. Ne olduğunu anlamak için resepsiyona doğru yürümüş. Ancak resepsiyonda kimseyi bulamayınca geriye dönmüş. Odaları ise 03:15- 03:20 civarında sadırıya uğramış. Anlatımlarına göre otel odalarına çevrilmiş lazer izlerini görmüşler. Eşi ve çocuklarıyla bir odaya toplanmışlar, kapıları kapatmışlar. Silah sesleri daha da yaklaşmış ve birileri kapıyı tekmelemiş. Balkon penceresinden villanın bahçesine sarkmışlar. Hatta eşi bahçeye atlarken hafif şekilde yaralanmış.

Bu noktada olayın tanığı olan İngiliz ilginç bir detay anlatıyor. Bulundukları villadan kapıya doğru gitmeye çalışırken geçtikleri bir sokaktaki bütün ışıkların yanmadığını söylüyor. Ancak ışıklar otele geldikleri günden bu yana hiç yanmamış. Bu tuhaf bir durum çünkü 5 yıldızlı bir otelde 6 ışığın ard arda patlamış olması ve günlerce tamir edilmemesi düşünülemez. Üstelik o otelde Cumhurbaşkanı da kalıyor ! Bu durum İngiliz turistinde dikkatini çekiyor ve 6 ışığın otele geldikleri günden bu yana yanmadığını söylüyor.

Cengiz’in röportaj yaptığı ve cevaplarını makaleye koyduğu İngiliz turist ana yola ulaştıklarını ve kendilerini Alman bir ailenin koruduğunu söylüyor.

İNGİLİZ BAŞBAKANA “BURADA BÜYÜK BİR ÖRTBAS VAR” E-MAİLİ

Olayların şahidi İngiliz turist , 17 Temmuz 2016’da başından geçenleri İngiltere Başbakanı Boris Johnson’a bir e-mail atarak bildirmiş. E-mailde 15 Temmuz gecesi otelde yaşananlar anlatıldıktan sonra “Otel yöneticileri ciddi bir şeylerin yaşandığını inkar ediyor. Burada büyük bir örtbas var” diyor. Johson’un ofisinden kendisiyle irtibata geçilmiş.

NEDEN KİMSE İFADESİNİ ALMADI?

İngiliz turist odası saldırıya uğradığı, kaçarken eşi yaralandığı için aynı zamanda mağdur. Hukuken ifadesinin alınması, görgü tanıklığına başvurulması gerekiyordu. Ancak ne kendisinin ne de o gece otelde olan turist gurubunun ifadesine başvurulmamış. Hatta kendisi başından geçenleri anlatmak, çektiği fotoğrafları göstermek için polise başvurduğunda kimse onu dinlemek istememiş. Oysa ki iki polisin hayatını kaybettiği, onlarcasının da yaralandığı böyle ciddi bir olayda CMK gereği ifadesinin alınması gerekirdi. Kimse ifadesini almadığı gibi kendisi başvurduğunda bile ifadesini almayıp geri göndermişler. Türkiye’de irtibat kurmaya çalıştığı hiç bir kurum da ifadesini almamış. İngiliz turist yaşadıklarından dolayı bir şeylerin örtüldüğüne inandığını söylüyor.

15 Temmuz’da Marmaris’te olan İngiliz tanığın anlatımları özetle böyle.

Böyle lüks bir otelde karartılmış bir sokağın olması, kimsenin korumaları ve Erdoğan’ı görmemesi, yakın villalarda kalan turistlerden birinin odasının kurşunlanmasına rağmen tanıklığına başvurulmaması, ifade vermek için başvurmasına rağmen reddedilmesi düşündürücü.

Şurası kesin; Erdoğan o akşamın bir bölümünde oradaydı.

Ancak hem şahitlerin anlatımları hem de Gökhan Sönmezateş’in üç yıldır talep ettiği ancak silinen ve mahkemeye verilmeyen uçuş kayıtları “Erdoğan’ın o geceyi güvenli bir yerde geçirip herşey kontrol altına alındıktan sonra tatil senaryosuna uygun olarak otele getirildiği” tezini güçlendiriyor.

Girişte de söylediğim gibi; 15 Temmuz’u çözmeden bugün yaşananları anlamak mümkün değil. Marmaris’i aydınlatmadan da 15 Temmuz’da neler olduğunu bilmek mümkün değil.

EN YENİLER

Zaman Makedonya

ZAMAN.MK ©
1994 - 2020 - TÜM HAKLARI SAKLIDIR.
Bu Web Sitesinde yer alan içeriklerin önceden izin alınmaksızın kullanımı yasaktır.

Zaman Makedonya