Kazan Kaynıyor

Kazan Kaynıyor

Nerdeyse yarım asır önce yaptığım askerlikten bir hatıra: bölük bölük o viran dağları arşınlarken, daima beş on kişi birkaç yüz metre önden gidiyordu.

Keşif kolu mu diyorlardı buna yoksa öncü birlik mi? Yolun nasıl olduğunu öğrenmek miydi bunların ödevi, köşe arkasında pusuda yatan düşmanın ‘‘kötü niyetlerini’’ önlemek mi, bunu da  hatırlamıyorum şimdi. Elli sene girdi araya. Asker hayatından bu epizot Makedonya siyasi sahnesinde olup bitenin çok önemli bir kesimini açıklamakta oldukça eğiticidir. Bir aylık can çekişmeden sonra nihayet hükümet kurmakla görevlendirilen biri var ortada.

Ama bu tablo günün özelliği değildir. Güne ve haftaya, büyük ihtimalle önümüzdeki aylara da damgasını vuracak olan, Arnavut partilerinin hükümet kurmakla ilgili ortak taleplerini içeren platformdur. Eminim ki bu belgede neler var biliyorsunuz ve burada tekrarlamanın anlamı kalmamıştır. Dilin kullanılmasından soykırıma, ekonomi eşitliğinden milli marşın değişmesine kadar ne ararsan burada bulabilirsin. Beni sorarsanız, nasıl ve kimin yardımıyla hazırlandığına hiç bakmadan, demokrasiye geçtiğimizden bu yana ilk defa derli toplu, geniş kapsamlı bir belge var ortada. Hatta, buna program da demek yanlış değildir.

Sağlıklı mantıkla düşünerek, bu uzun ‘’talepler listesinden’’ epey tartışma götüren biri ikisi dışında hepsi çok millet ve çok kültürlü bir toplumda en olağan şeylerdir. Daha yüksek uygarlık düzeyine ulaşan toplumlarda bunların sözü bile edilmez. Hayal kırıklığımı gizleyemiyorum: o taleplerin hepsinde değilse de çoğunda biz Türkler de varız. 1912’den 1956’ya kadar bize karşı da soykırım faaliyetleri yok muydu buralarda? Ekonomi gelişmede ve bütçe harcamalarında gözardı edildiğimizden Türklerin yaşadığı bölgeler çok uzun zaman orta çağ karanlığında kalmadı mı? Ve saire. Bazen eskilere dönmekte yarar var.

On beş yıl önce Ohri Çerçeve Anlaşması sayesinde birtakım haklara kavuştuk. Tabii, tabir yerindeyse, bu anlaşmanın ‘’yan etkisiydi’’ bu. Bizimle beraber pek kalabalık olmayan diğer azınlıklara da yeni perspektifler açıldı. Bizim bu anlaşmaya katkımız çayhane sohbetlerinden, çok az okunan, dinlenen ve izlenen Türkçe medyaya iki üç demeçten öteye gitmedi. İşte şimdi gene ortalığı karıştıran bir belge var, biz Türklerden bir çıt yok. İki üç parti başkanımız, bir iki milletvekilimiz beyni, vicdanı, dili, her şeyi tutsak insanlardır. Onlar konuşabilecek veya düşünebilecek durumda değildir. Koalisyona girmekle, onlar iki büyük Makedon partisinin maşası olmuştur. Bir görüş savunmak, düşünmek, konuşmak onlara düşmez. Ey gidi günler diyesi geliyor insanın.

Yahu, komünizmin en kara günlerinde bile biz Türklerden konuşan, düşünen, yazanlar oluyordu. Sık sık beğenilmeyen görüşleri savunanlar oluyor, ortalık karışıyordu. Kaç defa bir Türkçe medyada ‘’beğenilmeyen yazı’’ çıkmış diye devlet komisyonları toplanıyor, ağır laflar söyleniyor, bazen yazarı apar topar görevinden gidiyordu. Son on beş yılda kaç defa oldu böyle bir şey? Hiçbir defa! Nasıl olabilirdi ki? Kimse kalemini oynatmadı, kimse ağzını açmadı.

Açıkça söylemek gerek: demokrasi geldi geleli bizim sesimiz duyulmaz oldu. Medya mı yok diyeceksiniz? Var, ama sıkı kontrol altında. Aydınlar mı kalmadı? diye soracaksınız. Onlar da, sağ olsunlar, var. Üstelik, eskiden çok, çok daha fazla. Ama onlar da kendi derdinde, ilim bilimle uğraşarak Amerika’yı keşfediyor, böyle sıradan sorularla uğraşacak vakti yok. İster çatlayın, ister patlayın, durum bu. Eskiden bize ‘’susan insanlar’’ diyorlardı.

Şimdi, bana kalırsa, buna bir ‘’düşünmeyen’’ de ekleyebilirler. Ama neyse. Biz dönelim Arnavut partilerinin talepler listesine ve askerlik benzetmesine. Stratejiye bir bakın. Platform dedikleri o belge yayımlandığında ortalığa derin bir  sessizlik çöktü. Üç dört gün sonra, siyası sahnenin solundan mesleği kamuoyunu meydana getirmek olan bir iki kalem eri bu talepleri olağan, normal, yerinde bulunca ha! dedim bunlar sol hükümetin kapısını açmaya başlıyor. Gene daha iki üç gün geçti, hiçbir şey olmadı. Dördüncü gün mü, beşinci mi bilmem solda ortalık adamakıllı karıştı.

Askerlikte gördüğüm keşif kolu veya öncü birliği bütün öteberisiyle harekete geçti. Arnavut partilerinin platformunu kelimenin tam anlamıyla kasap kütüğüne yatırdılar. Her gelen vurdu, ezdi, çizdi, karaladı, kopardı, attı. Bunların zamanı değilmiş, kimsenin işine yaramazmış, şimdiye kadar iktidarda olan zalimlere güç verecekmiş, vatandaş örgütlenmesi prensibine ters düşüyormuş, diye. Solcular bütün bunları söylerken sağcılar susar m?

Tabii ki susmaz. Onlar da hemen toplandı kasap kütüğü etrafında, vurdular ezdiler, çizdiler karaladılar, kopardılar attılar. Edepsiz, kirli, pis dilleriyle. Bu satırlar yazılırken yetkili politikacılardan ne ses vardı ne seda. Ama, gerekli olanı zağarları, pardon öncü birlikleri yaptı. Arnavut partilerine ve Arnavutlara karşı bir hava yaratıldı. Hiç şüpheniz olmasın, biz de bundan nasibimizi alacağız. Kazan kaynıyor. Her şey mümkündür.

EN YENİLER

Zaman Makedonya

ZAMAN.MK ©
1994 - 2020 - TÜM HAKLARI SAKLIDIR.
Bu Web Sitesinde yer alan içeriklerin önceden izin alınmaksızın kullanımı yasaktır.

Zaman Makedonya